22 Eylül 2013 Pazar
Frig Yolu Yürüyüşü 1.Gün
15 Eylül 2013 Pazar.. İlk gün olması nedeniyle kahvaltı ve yola çıkışı biraz ağırdan alarak saat 10.00 gibi kamp alanından ayrıldık. Önce arabayı Yenice Çiftlik'te emniyetli bir yere çektik ardından da Seyidiköy'e doğru kırmızı beyaz çizgileri izleyerek yürümeye başladık.
Çantalarımız içme suyu dahil 19-20 kg civarındaydı. Yol boyu su olacağını bildiğimizden büyük damacana tarzı su taşımadık; gerçekten de hemen her gittiğimiz köyde dağdan gelen tertemiz içme sularıyla karşılaştık ve 5 gün boyunca su konusunda hiç sıkıntı yaşamadık diyebiliriz.
Yenice Çiftlik-Seyidiköy arasında Kapadokya benzeri devasa kayalar ve bu kayalara oyulmuş mağaralar var; burası fotoğraf açısından son derece zengin bir rota. Yaklaşık 3 saatlik yürüyüşün ardından yol kurumuş bir dere yatağına giriyor, bu bölümde izler tamamen kaybolmuş durumda. Sık çalıların arasından kendimize yol açarak devam etmek zorunda kaldığımız yaklaşık 1 saatin sonunda tekrar izlerle karşılaşıyoruz ve kısa süre sonra öğle molamızı vereceğimiz çeşme başına ulaşıyoruz.
Çeşme yolun biraz yukarısında ve solda yeralıyor. Bu bölgede toprak yapısı beyaz, kireçli ve gayet kolay dağılan türden; bu nedenle izlerin kaybolmuş olabileceğini düşünüyoruz. Burada yaklaşık 1 saat kadar oyalanıyoruz. Öğle yemeğimizi (bulgur pilavı) pişirip Seçil'in getirdiği közlenmiş biberler eşliğinde keyifle yedikten sonra sularımızı da ikmal edip tekrar izleri takip ederek bu kez sağa doğru hafif bir tırmanışa geçiyoruz.
İzler Porsuk Baraj Gölü karşımızda olmak kaydıyla dağı yan keserek devam ediyor. Tepeye ulaştığımızda Porsuk Barajı Gölü solumuzda kalıyor. Burası kısa bir mola için ideal manzara noktası; fonda Porsuk Baraj Gölü olmak üzere tek tek "hayat maximumda" pozuyla fotoğraflarımızı çektikten sonra tekrar yola koyuluyoruz. İzler sağda geniş sürülü arazinin içinde devam edip bizi Seyidiköy'e ulaştırıyor.
Köyde sadece çocuklar için kek, çikolata ve şeker satan bir bakkal amca var; minicik bir yer; yumurta, peynir, ekmek, bulgur, yoğurt,.... hiç bir şey yok. Sadece bir paket makarna ve akşam eğlencelik çekirdek alabiliyoruz.
İzler köyün içinden devam ediyor; biz de ileride yolun sonunda yeralan Sabuncupınar tabelasına kadar yürümeye devam ediyoruz. Bu arada bahçesini sulayan birinin seslendiğini duyup o yana doğru seğirttiğimizde elinde bir sürü elmayla bize doğru koştuğunu görüyoruz. Kısa bir "nereden gelip nereye gidiyorsunuz" sohbetinin ardından gece konaklamak için çeşmenin yerini soruyoruz. Az ilerde köyün çıkışında olduğunu öğrendikten sonra elmalar için teşekkür edip yola koyuluyoruz. Bir yandan elmalarımızı yiyip bir yandan da çekirdek çitleyerek yürüdüğümüz yaklaşık 2 km'nin sonunda ikinci gece konaklayacağımız çeşme başına ulaşıyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder