17 Eylül 2013 Salı.. Sabah saat 07.00 gibi iyice dinlenmiş olarak uyanıyoruz. Hava kapalı ve rüzgar var. Gece yattıktan hemen sonra çiselemeye başlayıp 15 dakika içinde hızlanan yağmur sabah yine hafiften yokladı. Bulutlar epeyce alçak ama rüzgar da olduğundan belki de indirmeden uzaklaşırlar diye düşünüyoruz.
Çeşmenin sırtındaki kuytudan yararlanıp çabucak çayımızı demliyor ve kahvaltımızı yapıyoruz. Hala yeterince erzağımız mevcut; yumurtamız bile var hem de tam kayısı pişmiş:) Kaynamaya başladıktan itibaren 110 sayıyoruz; hiç şaşmaz!!
Sökmen Köyü civarı Frig Vadisi'nin en güzel köşelerinden biri. Her yerde peri bacaları benzeri kaya oluşumları, mağaralar var. İnli Köyü Sökmen'den 5 km uzaklıkta ve izler mağaraların hemen yanından başlıyor. Kısa bir süre asfalttan devam edip sonrasında tepeye doğru saran kırmızı beyaz çizgiler, İnli Köyü'ne kadar sırt rotasında hemen hemen karayoluna paralel sürüyor.
İnli bir alevi köyü; evler gayet bakımlı ve temiz, insanlar güler yüzlü. Bizi karşılayan Halil Abi köyün azalarından biri. "Ocakta yemeğinizi, çayınızı pişirin, oturun dinlenin, içeride herşey var" diyerek bize kahveyi açıyor. Kahvehane aynı zamanda muhtarlıkmış; masalar tertemiz, duvarlarda takvimler, bilgilendirici haberler, haritalar..
Ocağın bir gözünde bulgur pilavımızı pişirip diğerinde de çayımızı demleyip 1-1,5 saat kadar öğle molası verdik. Köyün sakinleriyle sohbet edip hep beraber çay içtikten sonra tekrar yola koyulmak üzere sularımızı tazeledik. İnli'de Türkmensu dolum tesisleri var; köyde genelde yaşlılar kalmış gençler çalışmak için hep Eskişehir veya Kütahya'ya gitmişler. Kalanların tamamı da bu su fabrikasında çalışıyormuş.
Çizgiler köyün içinden devam edip fabrikanın önünden geçerek Yumaklı'ya doğru gidiyor. İnli-Yumaklı arası 10 km. Yolda tatlı iniş çıkışlar var ama genelde düzgün sayılabilir; her 3-4 km'de bir çeşme görüyoruz; çeşmelerin suları temiz ve genelde bol. Yol boyu sağlı sollu yemyeşil ormanla kaplı; sonbahar dolayısıyla yeşillerin arasında sarılar, turuncular ve yeşilin farklı tonları var.
Yumaklı'ya 1 km kadar kala hava kararmaya başlıyor. Zaten sabahtan beri bulutlar peşimizi bırakmıyor; yağmıyor ama açmıyor da! Yolda gördüğümüz bir çoban az ilerde sağda bir çeşme ve düzgün sayılabilecek bir kamp alanı olduğunu söylüyor, burada konaklamaya karar veriyoruz.
İnli bir alevi köyü; evler gayet bakımlı ve temiz, insanlar güler yüzlü. Bizi karşılayan Halil Abi köyün azalarından biri. "Ocakta yemeğinizi, çayınızı pişirin, oturun dinlenin, içeride herşey var" diyerek bize kahveyi açıyor. Kahvehane aynı zamanda muhtarlıkmış; masalar tertemiz, duvarlarda takvimler, bilgilendirici haberler, haritalar..
Ocağın bir gözünde bulgur pilavımızı pişirip diğerinde de çayımızı demleyip 1-1,5 saat kadar öğle molası verdik. Köyün sakinleriyle sohbet edip hep beraber çay içtikten sonra tekrar yola koyulmak üzere sularımızı tazeledik. İnli'de Türkmensu dolum tesisleri var; köyde genelde yaşlılar kalmış gençler çalışmak için hep Eskişehir veya Kütahya'ya gitmişler. Kalanların tamamı da bu su fabrikasında çalışıyormuş.
Çizgiler köyün içinden devam edip fabrikanın önünden geçerek Yumaklı'ya doğru gidiyor. İnli-Yumaklı arası 10 km. Yolda tatlı iniş çıkışlar var ama genelde düzgün sayılabilir; her 3-4 km'de bir çeşme görüyoruz; çeşmelerin suları temiz ve genelde bol. Yol boyu sağlı sollu yemyeşil ormanla kaplı; sonbahar dolayısıyla yeşillerin arasında sarılar, turuncular ve yeşilin farklı tonları var.
Yumaklı'ya 1 km kadar kala hava kararmaya başlıyor. Zaten sabahtan beri bulutlar peşimizi bırakmıyor; yağmıyor ama açmıyor da! Yolda gördüğümüz bir çoban az ilerde sağda bir çeşme ve düzgün sayılabilecek bir kamp alanı olduğunu söylüyor, burada konaklamaya karar veriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder